Gebelikten Korunmanın Etkileri
GEBELİKTEN KORUNMAK İÇİN KORUYUCU İLAÇ KULLANMAK GEREKLİ MİDİR?
Evet. Sıhhî, malî veya başka nedenlerle gebe kalmak İstenmiyor ve çocuk yapma işi daha sonraya bırakılmak isteniyorsa,
nasıl olsa ilk aylarda gebe kalmak ihtimali çok az deyip işi şansa bırakmak doğru değildir. Bir birleşmenin bile gebe kalmaya yeterli olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.
Kadın ilk aylarda gebe kalmak istemiyorsa koruyucu araç kullanmasının şu yararı da vardır: Birleşmelerde gebe kalma korku ve endişesini ortadan kaldırır. Bu korku ve endişe birçok çiftlerin birleşmelerde tatmin edici sonuçlar almalarına ve birbirlerine uymalarına engel olmaktadır. Pek çok kadınlar, sırf gebe kalma korkusu yüzünden kocalarını yanlarına sokmak istemediklerini söylemişlerdir. Bu durum elbette evlilik saadeti ve birleşmelerdeki tatmini temelinden sarsar. Evliliğin sıhhatli olması için onu her türlü endişe ve korkulardan uzak tutmak gerektir.
KORUMA İLAÇLARININ TATMİN DERECESİNE ETKİSİ VAR MIDIR?
Evet, şu veya bu aracın kullanılması bazan önemli derecede etkilidir tatmin için. Bazı araçların kadın, erkeğin cinsi heyecanları üzerinde olumsuz hiçbir etkisi olmadığı halde, bazıları birleşmeden tam zevk alınmasına engel olur. Bir çok kadınlar kocasının kendisini çekmesi halinde de orgazma erişmekte güçlük çeker.
KORUYUCU ARAÇLARIN ZARARLI ETKİSİ VAR MIDIR?
Amerika”da doğum kontrol merkezlerinde doktor nezaretinde kullanılan koruyucu araçların tamamen zararsız olduğu görülmüştür. Bununla birlikte zararlı usullerin de bulunduğu bir gerçektir. Rahim içerisine sokulan nesneler, uzun süre «koltus interruptus» a başvurmak (meniyi dışarıya akıtmak) vagina içini kuvvetli kimyavi maddeler ve sıvılarla yıkamak (lavaj) gibi usuller, tenasül yollarında iltihaplanmalara yol açar. Fakat doktor tarafından verilen sıhhî usullerin hiçbir zararı yoktur.
KADIN UZUN SÜRELİ KORUYUCU KULLANIRSA ÇOCUK YAPMA KABİLİYETİNİ KAYBEDER Mİ?
Gebelikten koruyucu araçları kullanmanın zamanla kadın kısırlaştırdığına dair iddialar ileri sürülmüştür. Fakat bu iddiaların doğruluğunu gösteren delillere rastlanmamıştır. Birçok uzmanlar, doktorların salık verdikleri koruyucu usullerin kullanılan ilâçların kısırlık yapacağını reddetmektedirler.
Karı kocanın cinsel temaslarının sayısı günümüze kadar tartışılmıştır. Ancak Luther”in «haftada iki kere birleşmek ne kadına ne de kocasına zarar verir» öğüdü günümüzün gerçeklerine de uygundur. Evli çiftlerin ne kadar aralıklarla birleştiklerine dair birçok istatistikler yapılmıştır. Katherina Davies 1920 de bin evli kadın arasında yaptığı araştırmada bunlardan yüzde 70 inin bir ile birçok kere”ler arasında, yüzde 20 sinin haftada bir kereden az, yüzde 10″unun her gün hattâ günde birkaç kere birleştiklerini tespit etmiştir. Margaret Sanger bürosunda yapılan araştırmalarda ise 10 bin çiftten yüzde 85 inin haftada 1-3, ancak yüzde 4 ünün her gün veya daha çok birleştikleri anlaşılmıştır.
Demek oluyor ki birleşme nisbeti hakkında açık ve kesin bir şey söylemeye imkân yoktur. Kişilerin cinsel kudret ve imkânlarına, yaşlarına, evlilik hayatının eskilik ve yeniliğine göre değişmektedir. Hastalık, iyi beslenmemek, çok çalışmak ve yorgunluk gibi şeyler cinsi arzuyu azaltır, dinlenmek, beslenmek ise geçici olarak bu arzuları kamçılar. Bu noktada gözetilecek en uygun kural gene de insanın tabii arzularının davetine uymasıdır.