‘Üç canımız koptu bizden nasıl bayram yapalım’
6 Şubat’tan önce 3 çocuklu, çok mutlu bir aileydi onlar. Bir gecede dünyaları başlarına yıkıldı yüz binlerce kişi gibi.
205 saat kaldıkları enkazdan karı-koca sağ çıktılar ama 3 evlatları yanı başlarında can verdi. Muharrem-Hidayet Polat çifti, şimdi göç ettikleri İstanbul’da yeniden hayata tutunmaya çalışıyor.
TÜRKİYE, Polat çiftini 205 saat sonra enkazdan sağ çıktıklarında mucize aile olarak tanıdı. Muharrem Polat yıkılan binanın kapıcısıydı, bodrum kattaki dairede yaşıyorlardı. Depremin olduğu 6 Şubat günü 6 yaşındaki kızı Elis Buğlem’le birlikte markete gitmişti. Küçük kız bir saat beğenmiş, babası ise parası yetmez diye alamamıştı. O gece deprem oldu.
RESİMLERİ BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN
Elis Buğlem ve 4 yaşındaki kardeşi Miraç ilk anda hayatını kaybetti. Muharrem Polat, eşi Hidayet ve 6 aylık çocukları Muhammet Alpaslan ise küçücük bir boşlukta hayatta kaldı. Muhammet Alpaslan bebek enkazdaki dördüncü gününde, annesinin kucağında hayatını kaybetti. Hidayet Polat ve Muharrem Polat ise ölümü beklerken enkazda buldukları küçük bir su birikintisi sayesinde hayatta kaldılar.
YENİDEN ÇOCUK İSTİYORLAR
Çocuklarını Kahramanmaraş’ta defneden Muharrem ve Hidayet Polat kendilerine yeni bir yaşam kurmak için İstanbul’a geldi. Üsküdar Belediyesi, TOKİ’nin rezerv evlerinden birini onlara tahsis etti. Yeni evlerine ve yeni komşularına alışmaya çalışan Polat çifti, bayramda ise çocuklarının mezarlarını ziyaret için Kahramanmaraş’a gitti. Yeniden bir çocukları olmasını isteyen Muharrem Polat’ın eşine söz verip bir türlü gerçekleştiremediği bir arzusu daha var. Onu, bir seyahate götürmek…
ENKAZ ALTINDA BÖYLE BEKLEDİLER
En küçüğü 6 aylık en büyüğü 6 yaşında olan 3 kardeşten geriye, mutluluk içinde gülümsedikleri fotoğraflar kaldı…
SU BORUSUNU VİDAYLA DELDİM
Enkaz altında kurtarılmayı beklerken ve henüz 6 aylık bebekleri yaşarken fotoğraflarını çeken Muharrem Polat, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Biz kapıcı olduğumuz için, yatak odasından üç tane kalorifer borusu geçiyordu. İçinde su bulurum diye, bir tırtıklı vidayla çizmeye başladım. Üçüncü gün boruyu deldim. 1 gram su çıkmadı. Sandalyenin metal plakasını çıkardım. Boruya vurup ses çıkarsın diye. Pes etmeyip, ikinci boruya geçip, onu da kesmeye çalıştım. Tırtıklı vida dümdüz oldu. Sonra tıraş makinesini buldum. 9 buçuk gün, 205 saat orada kaldık. Üç tane çocuğumu orada şehit verdim. Yedinci gün bir tuğlanın ıslak olduğunu fark ettim. Kazıyınca, bir iki santim akan su yolu buldum. Bir kap bulup bezle içine süzdürüp içtik. O su bizi hayatta tuttu.”
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ